10 Temmuz 2013 Çarşamba

BANKA TARAFINDAN STANDART BELİRLENEN FAİZ ORANLARINDA GABİN VARSA DAVA AÇILABİLİR

YARGITAY 19. HD. 
9.7.2004 T. 
E: 2003/11504, 
K: 8245

ÖZET : Tacir olan bankanın hiffet ve tercübesizlik hallerine dayanamaz ise de müzayaka halinden yararlanarak edimler arasında aşırı nispetsizlik varsa akdi feshedilebileceği (Tam iki tarafa borç yükleyen sözleşmelerde, gabin nedeniyle sözleşmenin geçersizliği hakkında dava açılabileceği)–

I- Davacı banka vekili, davalı N.C.’nin müvekkili bankanın müşterisi olduğunu, 19.02.2001, 28.02.2001 tarihleri arasında bankada gecelik (O/N) işlemleri yaptığını, gecelik % 6.674,75’e varan faizler verildiğini, bankanın 15.03.2001 tarihinde fona devir edildiğini ve normalin dışında yüksek oranlarda faizler verildiği saptanınca İMKB ortalama faizleri esas alınarak bu oranlar üzerinden müşterilere faiz ödemesi yapıldığını, davalının bu işleme itiraz ederek 218.470.075.709 TL’nın ödenmesini isteyen ihtarname gönderdiğini, gabin teşkil eden bu fahiş faiz oranının aynı zamanda BK’nun 20. maddesine de aykırı olduğunu belirterek davalıya 218.470.075.709 TL borçlu olmadıklarının tespitini istemiştir.

Davalı vekili, faiz oranının banka tarafında kararlaştırılıp deklare edildiğini, yoksa müvekkili tarafından bankaya empoze ettirilen faiz olmadığını, gabinden ve ahlaka aykırılıktan söz edilemeyeceğini belirterek davanın reddini istemiştir.

N.C. tarafından yapılan icra takibine banka vekili tarafından itiraz edilmiş, İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2001/1567 Esas sayılı dosyasında açılan itirazın iptali davası menfi tesbit davası ile birleştirilmiştir.

Mahkemece iddia, savunma ve toplanan delillere göre 19.02.2001 tarihini takip eden ülkedeki ekonomik kriz döneminde bankaların likit sıkıntısını gidermek için yüksek faiz vererek mevduat topladıklarını, verilen faiz oranlarında gabin olduğu yolundaki iddianın MK’nun 2. maddesine aykırı olduğunu, bu nedenle menfi tesbit davasının reddine, takip tarihinden itibaren % 70 faiz yürütülmesine, yasal koşulları oluşmayan tazminat isteminin reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.

BK’nun 1. maddesine göre tarafların karşılıklı ve birbirine uygun olarak rızalarını beyan ettikleri takdirde sözleşme kurulmuş olur. Taraflar akdin konusunu kanunun getirdiği sınır dairesinde serbestçe tayin edebilirler (BK. md. 19). Görüldüğü gibi hukuk sistemimizde sözleşme yapma özgürlüğü vardır. Ancak sözleşme yapma özgürlüğü de maddi ve hukuki yönden bazı sınırlamalara tabi tutulmuştur (BK. mad. 19-20). Gabin de sözleşme yapma özgürlüğüne getirilen bir sınır olup, kanun koyucu BK’nun 21. maddesinde öngörülen şartların oluşması halinde sözleşmede karşılıklı edimlerin kapsamının serbestçe tayin edilmesini sınırlamıştır. Hükme göre «bir sözleşmede ivazlar arasında açık bir isabetsizlik bulunduğu takdirde eğer gabin zarar görenin müzayaka halinde bulunmasından veya hiffetinden, yahut tecrübesizliğinden istifade suretiyle vukua getirilmiş ise, zarar gören bir sene zarfından akdi feshettiğini beyan ederek verdiği şeyi geri alabilir.» Görüldüğü gibi gabinin söz konusu olabilmesi için edimler arasında aşırı bir değer farkı olması, bu durumun diğer tarafın müzayaka (darda kalma) veya hiffetinden veya tecrübesizliğinden yararlanılarak meydana getirilmiş bulunması gerekir.

Tacir olan banka BK’nun 21. maddesinde belirtilen hiffet veya tecrübesizlik hallerine dayanmazsa da müzayaka halinden istifade suretiyle meydana gelen edimler arasında açık bir nisbetsizlik bulunan hallerde akdi feshedilebilir (Karayalçın, Yaşar, Ticaret Hukuku I. Ticari İşletme, Ankara 1968, S. 221; Başbuğ, İrfan, Borçlar Hukuku, İzmir, 1977, S. 90). Davalı banka kararlaştırılan faiz oranını kısmen kabul edip ödeme yaptığına göre ödenmeyen kısım yönünden sözleşme ile bağlı olmadığını diğer tarafa bildirmiş sayılır.

Bu durumda mahkemece, davacı hesabına tahakkuk ettirilen gecelik faiz oranlarının, öncelikle uyuşmazlık konusu dönemlerde (daha sonra TMSF’ye devir olunan bankalar hariç) diğer banka ve aracı kurumların uyguladığı repo, ters repo ve gecelik faiz oranları araştırılarak aşırı olup olmadığı, diğer bir anlatımla sözleşmedeki ivazlar arasında açık bir dengesizlik (objektif unsur) bulunup bulunmadığı, şayet bir nispetsizlik varsa bunun bankanın aşırı oranda gecelik faizlerin uygulandığı dönemde içerisinde bulunduğu koşullara göre müzayaka halinden kaynaklanıp kaynaklanmadığı (sübjektif unsur) ve yukarıda açıklanan hususlar da gözetilerek banka kayıtları üzerinde, ekonomist, bankaca ve Borçlar Hukuku konusunda uzman öğretim üyelerinden oluşacak yeni bir bilirkişi kurulu ile inceleme yaptırılarak alınacak rapor doğrultusunda ve varılacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, yukarıda belirtilen yönler üzerinde durulmadan hazırlanan bilirkişi raporlarına göre hüküm kurulması doğru görülmediği gibi hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 04.12.2002 tarihli Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 7.069.401.314 TL vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, Avukatlık Yasası’nın öngörülmeyen KDV’nin de vekalet ücretine eklenerek hüküm kurulması isabetli görülmemiştir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder