7 Temmuz 2013 Pazar

BİR TAŞINMAZIN İCRA YOLUYLA SATILMASI HALİNDE TAŞINMAZIN EKLENTİLERİNİN NE OLACAĞI DURUMU

T.C.
YARGITAY 
15. HD. 
26.10.2000 T. 
E:4192, K:4666

Davalı 3. kişilerin karar düzeltme taleplerine gelince; Dairemizin 26.6.2000 günlü bozma ilamının 2/b bendinde "tasarrufun konusunun borçlu şirketin işletmesinin önemli bir bölümünü teşkil eden un fabrikası olduğu" kabul edilerek İİK.nın 280/IV. maddesine göre bozma yapılmıştır.

Mahkemece, "ivazlar arasında fahiş farkın varlığına" dair İK.nın 278/2 maddesine dayalı olarak dava kabul edilmiş, kararda, bilirkişi raporuna göre "temlik tarihindeki arsa değerinin 275.325.000.000 TL. olmasına karşı satışın 42.000.000.000 TL. üzerinden yapıldığı" belirtilmiştir. Oysa ki taşınmaz üzerinde 200 milyar TL. değerinde ipotekle, 17.586.418.000 TL. değerindehaciz şerhi mevcut olup, bu haliyle satış bedelinin yükümlülükleriyle birlikte 259.586.418.000 TL. olduğu açıktır. Bu durumda satış değeri ile arsa değeri arasındaki fark "fahiş fark" olarak nitelendirilemeyeceğinden, buna bakılarak sonuca gidildiğinde mahkemece kabul edilen iptal nedeni yerinde değildir.

Davalı 3. kişiler yargılamanın her aşamasında ve ısrarla "taşınmazı fabrika olarak değil arsa olarak aldıklarını" ileri sürmüşler, ibraz ettikleri protokol ve fotoğraflarla "binanın makinalarıyla birlikte satıcı borçluya ait olduğunu, hatta 3. şahıslarca fabrikada yapılan menkul haczine karşı istihkak iddiasında dahi bulunmadıklarını, binanın söktürüldüğünü" savunmuşlardır. Bu savunma doğrultusunda ibraz edilen deliller mahkemece ele alınmalı, takip dosyaları celbedilip incelenmeli, borçlu ile alıcılar arasındaki protokol ve gerekse borçlu şirketin ticaret sicil kayıtları, komşu dava dışı kimselere ait 31 sayılı parselin de davalılarca alınması hep birlikte değerlendirilmeli; red ve üstün tutulma nedenleri gösterilerek sonucuna göre, "ivazlar arasındaki farkın varlığı", "satışın ticari işletme devri olup olmadığı" hususları üzerinde durulup, erişilecek kanaate göre hüküm tesisi gerekirken yazılı biçimde hükme varılması doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekirken mutlak ticari işletme devrinin varlığı kabul edilerek İİK.nun 280/IV. maddesine dayalı Dairemiz bozma ilamının kaldırılması ve kararın yukarda açıklanan nedenlerle bozulması gerekmiştir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder