7 Temmuz 2013 Pazar

GÖRÜLDÜĞÜNDE ÖDENECEK SENETLER TANZİM TARİHİNDEN İTİBAREN 1 YIL İÇERİSİNDE İCRA TAKİBİNE GEÇİLMESİ HALİNDE EVRAKIN KAMBİYO VASFI MEVCUTTUR.



T.C. YARGITAY

12.Hukuk Dairesi
Esas:  2010/17328
Karar: 2010/30194
Karar Tarihi: 14.12.2010


Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki, alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:
Karar: Alacaklının kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile başlattığı 26.01.2010 tarihli takipte dayanak bono 25.09.2009 tanzim tarihli olup, vade kaydını taşımadığından görüldüğünde ödenecek bono vasfındadır. Takip alacaklısı senette lehtar olup, borçlu ise senet keşidecisidir.
TTK'nun 690. madde yollaması ile bonolarda da uygulanması gereken aynı kanunun 616/1. maddesi gereğince görüldüğünde ödenecek bono ibrazında ödenir. Böyle bir bononun tanzim tarihinden itibaren 1 yıl içinde ibrazı zorunludur. Bu sürenin geçirilmiş olması, başka bir anlatımla bononun, tanzim tarihinden itibaren 1 yıl içinde ödenmesi için ibraz olunmaması halinde müracaat borçluları (lehtar ve cirantalar) borçtan kurtulur. Yani kendilerine müracaat hakkı kaybedilir.
Böyle bir durumda bono vasfında bir değişiklik olmaz ise de, bonoyu tanzim eden keşideci ve avalistler yönünden sorumluluk devam eder. Sadece bono ibraz süresinin son günü ibraz edilmiş sayılacağından (TTK 617/11), 3 yıllık zamanaşımı süresi de, tanzim tarihinden itibaren (1) yıllık sürenin bitiminden başlar. Bononun keşide tarihinden itibaren 1 yıl içerisinde icra takibi başlatılması bononun keşideciye ibrazı yerine geçer.
Bu kurallar ışığında somut olayın incelenmesinde; görüldüğünde ödenecek bono biçiminde düzenlenen senet, kambiyo vasfını yitirmediği gibi, keşidecinin senetteki borçtan sorumluluğu devam ettiğinden ve dolayısıyla lehtar alacaklının takip yapmasında yasaya uymayan bir yön yoktur. Borçlu vekilinin diğer itirazları incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, bonoda vade olmadığı ve dolayısı ile bono niteliği olmadığından bahisle takibin iptali yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.
Sonuç: Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK'nun 428. maddeleri uyarınca bozulmasına, 14.12.2010 gününde oybirliği ile karar verildi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder