7 Temmuz 2013 Pazar

İCRA DAİRESİ ÇOCUKLA KİŞİSEL İLİŞKİ TESİSİNE İLİŞKİN İLAMLARIN AKSİNE BİR KARAR KURAMAZ.

T.C. YARGITAY 
12. HD. 
9.6.2009 T.
 E:4318, K:12326

Boşanma ilamı ile velayeti babaya verilen küçüğün anneyle kişisel ilişki kurması uygun görüldüğüne göre, kişisel ilişki kurulmamasına da mahkemece karar verilebileceğinden, icra müdürlüğünce ‘ilamın icrası sırasında, infazın çocuk psikolojisi açısından olumsuzluk oluşacağına’ değinen uzman beyanına dayanılarak çocukla kişisel ilişki kurulmasına ilişkin ilamın infazından vazgeçilemeyeceği–

Takip dayanağı (Küçükçekmece İkinci Aile Mahkemesi)’nin 2007/854 esas, 2008/755 karar sayılı 30.7.2008 karar tarihli ilamı ile boşanmaya, küçüğün velayetinin babaya bırakılmasına ve şikayetçi anne ile küçük arasında kişisel ilişki kurulmasına karar verildiği anlaşılmaktadır.

İİK’ya 4949 sayılı Kanun’la eklenen 25/b maddesine göre “Çocukların teslimine ve çocukla kişisel ilişki kurulmasına dair ilamların icrası, icra müdürüyle birlikte Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu tarafından görevlendirilen sosyal çalışmacı, pedagog, psikolog veya çocuk gelişimcisi gibi bir uzmanın, bunların bulunmadığı yerlerde bir eğitimcinin hazır bulunması suretiyle yerine getirilir.” Bu Maddeye ilişkin hükümet gerekçesinde; “Çocuğun Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşmede öngörülen yüksek yararı ve Sözleşmenin 9. maddesinde yer alan ilkelere uyum sağlaması amacıyla çocuk teslimine ve çocukla kişisel ilişki kurulmasına ilişkin ilamların icrasında icra müdürünün yanında hazır bulunabilecekleri belirtilerek, çocuk psikolojik yönden rahatsız edici unsurlardan etkilenmesinin önlenmesi amaçlandığı” açıklanmıştır.

11.12.1994 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 9.12.1994 tarih ve 4058 sayılı Kanun’la kabul edilen Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin 9. maddesinde “yetkili makamlarca uygulanabilir yasa ve usullere göre ve temyiz yolu açık olarak, ayrılığın çocuğun yüksek yararına olduğu yolunda karar verilmedikçe, çocuğun; ana-babasından, onların rızası dışında ayrılmamasının güvence altına alınacağı, ancak, ana-babanın birbirinden ayrı yaşaması nedeniyle çocuğun ikametgahının belirlenmesi amacıyla karara varılması gerektiğinde, bu tür bir ayrılık kararı verilebileceği ve ana-babasından veya bunlardan birinden ayrılmasına karar verilen çocuğun, kendi yüksek yararına aykırı olmadıkça, ana-babanın ikisiyle de düzenli bir biçimde kişisel ilişki kurma ve doğrudan görüşme hakkına saygı gösterileceği” düzenlenmiştir.

İİK’nın 25/b maddesine ilişkin hükümet gerekçesi ve gerekçede atıf yapılan Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi birlikte değerlendirildiğinde; çocukla kişisel ilişki kurulmasına ilişkin ilamların icrasında icra müdürünün yanında, sosyal çalışmacı, pedagog, psikolog veya çocuk gelişimcisi gibi bir uzmanın bulundurulmasıyla, velayetin kendisine bırakılandan çocuğun alınıp şahsi münasebet için diğer tarafa verilmesi sırasında çocuğun psikolojik yönden etkilenmemesinin amaçlandığı anlaşılmaktadır.

Boşanma ilamı ile mahkemece velayeti babaya verilen küçüğün anneyle kişisel ilişki kurması uygun görüldüğüne göre, görevi, infaz işlemi sırasında yalnızca küçüğe psikolojik yardımda bulunmak olan uzmanın beyanına itibar edilerek, infaz işleminin yapılmaması, ilam hükmünü ortadan kaldırır nitelikte olduğu gibi, hükümet gerekçesinde atıf yapılan Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin 9. maddesinde yer alan; “yetkili makamlarca uygulanabilir yasa ve usullere göre ve temyiz yolu açık olarak, ayrılığın çocuğun yüksek yararına olduğu yolunda karar verilmedikçe” ve “çocuğun ana-babanın ikisiyle de düzenli bir biçimde kişisel ilişki kurma ve doğrudan görüşme hakkına saygı gösterileceği” hükümlerine de aykırıdır. Bir diğer ifade ile küçüğün anne veya babası ile kişisel ilişki kurmamasına, ancak mahkemece karar verilebilir.

Bu nedenle icra müdürlüğünce “infazın çocuğu psikolojik açıdan olumsuz etkileyeceğine” yönelik uzman beyanına itibar edilerek, çocukla kişisel ilişki kurulmasına ilişkin ilamın yerine getirilmesi yasaya aykırıdır.

O halde, mahkemece “şikayetin kabul edilerek icra müdürünün işleminin iptaline karar verilmesi” gerekirken, yazılı gerekçe ile istemin reddi yolunda hüküm tesisi isabetsizdir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder