7 Temmuz 2013 Pazar

İBRAZ SÜRESİ GEÇMİŞ ÇEKLERDE CİRANTALARA ALACAĞIN TEMLİKİ İDDİASIYLA İCRA TAKİBİ YAPILAMAZ.

T.C. YARGITAY

13.Hukuk Dairesi
Esas: 1984/7086
Karar: 1984/7493
Karar Tarihi: 26.11.1984

ÖZET: Davacı ile davalı arasıda doğrudan bir ilişki bulunmadığından davacının davalıya karşı esas ilişkiye dayanarak alacak talebinde bulunması hukuken olanaksızdır. Çek arkasında çekin davacıya geçmesini sağlayan cirolar alacağın temliki mahiyetinde değildir. Kaldı ki çek borç ikrarını havi bir belge değil bir ödeme vasıtasıdır. Mevcut bir borcun yerine getirilmesi için verilebileceği gibi ödünç verme amacı ile de düzenlenebilir veya ciro edilebilir. O halde davacının dayandığı belge ve ciro kendi cirantası E 'nin davalı S'den alacaklı olduğunu da göstermez. Bu nedenle bu belgeye dayanılarak çeki davacıya ciro eden E'nin davalıdan alacağı olduğu ve bu alacağını davacıya temlik ettiği ve bu yolla davacının davalıya karşı alacaklı durumuna geçtiği kabul edilemez.

(818 S. K. m. 162) 

Dava: Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine; dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Karar: Davacı, davalını ciro imzası bulunan çek nedeniyle borçlu olduğunu, icra takibine itiraz edildiğini, itirazın kaldırılması talebinin mercice reddedildiğini ileri sürerek 272.500 liraranın % 25 inkar tazminatı ile ödetilmesini istemiştir.

Davalı cironun geçersiz olduğunu, süresinde muhataba ibraz edilmediğini, davacıya baskıda bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, takibe konulan çekin çek vasfında olmadığı, borç ikrarını havi belge niteliğinde bulunduğu, arkasındaki cironun ise BK.nun 162. anlamında alacağın temliki hükmünde olduğu, davalının imzasını da inkar etmediği gerekçesiyle davanın kabulüne, tazminat isteğinin reddine karar verilmiştir. Karar davalı tarafından temyiz edilmiştir.

Davada söz konusu çekin yasal süresi içinde ödeme için muhataba ibraz edilmediği ve bu nedenle hamilin ödememe halinde keşideci ve cirantolara karşı kambiyo hukukundan doğan müracaat hakkını kaybettiği uyuşmazlık konusu değildir. Olayda davacının davalı ile doğrudan hukuki bir ilişkisi olmamıştır. Davalı çeki Emin adında dava dışı bir kişiye ciro etmiş ve adı geçende ciro yoluyla davacıya geçirmiştir. Davacı bu şekilde çekin hamili olmuştur. Böylece davacı ile davalı arasıda doğrudan bir ilişki bulunmadığından davacının davalıya karşı esas ilişkiye dayanarak alacak talebinde bulunması hukuken olanaksızdır. Çek arkasında çekin davacıya geçmesini sağlayan cirolar alacağın temliki mahiyetinde değildir. Kaldı ki çek borç ikrarını havi bir belge değil bir ödeme vasıtasıdır. Mevcut bir borcun yerine getirilmesi için verilebileceği gibi ödünç verme amacı ile de düzenlenebilir veya ciro edilebilir. O halde davacının dayandığı bu belge ve ciro kendi cirantası Emin'in davalı Semra'dan alacaklı olduğunu da göstermez. Bu nedenle bu belgeye dayanılarak çeki davacıya ciro eden Emin'in davalıdan alacağı oldauğu ve bu alacağını davacıya temlik ettiği ve bu yolla davacının davalıya karşı alacaklı durumuna geçtiği kabul edilemez. Açıklanan nedenlerle davanın reddi gerekirken kabulü usul ve yasaya aykırıdır. Karar bu nedenle bozulmalıdır.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenle temyiz olunan kararın temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, istek olursa peşin harcın iadesine, 26.11.1984 gününde oybirliği ile karar verildi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder